19 Haziran 2013 Çarşamba

aslında

Özgürlükten anladığımızı bazen sorgulamak gerek. İnsan en özgür olduğunu düşündüğü sırada en tutsak duruma düştüğü olabiliyor. Özgürlük bir kere bir irade meselesidir, bir iradeyi ortaya koyabiliyorsanız, şayet egemenseniz özgürsünüzdür. Seçmek bir iradeyi yansıtmayabiliyor. Her şeyin ideal olanının başkalarının iradelerince belirlenip hazır bir şekilde önümüze koyulması ve bunların arasından bir seçim şansı sunulması bir özgürlük değildir. Bunu çeşitlendirmek de bir işe yaramaz, sadece ideal olanını farklılaştırmış olan iradelerin egemenliği altında bir seçimdir bu.

Özgürlüğümüz seçmemiz değildir bazen. Bunu neden anlatamayız, neden anlamazlar bilmiyorum. Bunlar da insan değil mi ki? Artık dünya büyüdü, kocaman oldu; çok kitaplar yazıldı, çok filmler çevrildi neredeyse anlatılacak her şey anlatıldı, üzerine söylenecek söz kalmadı derken… Bitmedi. Her seferinde insanlık serüvenimiz yeni hikâyeler yazdı, yeni sözler söyledi ve hep bizi şaşırttı. Artık böylesi bir çağdayız, şaşılası bir çağ bu.

Böylesi bir zamanda hala hantallaşmış bir yapıyı kabullenişimize ne demeli? Neden bu konuda şaşmazlık arıyoruz sanki. Bu bizim insanlık serüvenimiz değil, bunun bir parçası olmadık ve olamayacağız. Seçmek özgürlük değildir bazen, bir şeyi seçmek onu diğer seçimler arasında ideal olanı olarak görmekten ibaret. Diğer seçimlerimiz de, kendi seçimlerimiz de idealize edilmişse ve biz bu kapanın faresi olmuşsak tüm bu düzenbazlığa küseriz. Bugün olan da biraz böyle. İdealize edilemeyen bağımsız düşünceler de var. Ve bu bağımsızlık içerisinde de birlik var. Bu kadar olmamalı, milyonlarca insanın sadece 3-5 seçim şansı olmamalı, bu kadara indirgenmemeli. Çünkü çok kitap yazıldı, çok film çevrildi ve çok düşündük biz, çok çeşitlendik artık. Hayatı farklılaştırılmış iradelerin tahakkümü altında bir kapana kısılmış olarak yaşamak kader olmamalı. Herkesin bir nebze olsun iradesini yansıtabildiği bir hayat olmalı. Ben gençlerin gözlerinde asıl bunu istediklerini görüyorum. Böyle olsa çok ferahlayacağız ve bu baskıları üzerimizden atacağız.

Bir yerlere geldik belki. Bu ilerleyişte bizi korkutmaya çalıştılar ama olmadı. Çünkü bilmiyorlardı ki bizim asıl korkumuzun tüm bunların başa sarıp da tekrar başladığımız noktaya döneceğimiz korkusu olduğunu. Bu yüzden elde edinceye kadar dinmemeli.